Yapay zekâ, insan ve etik
Avrupa Komisyonu, 2018’de yapay zekânın uygulanma biçimleri için tavsiyelerde bulunmak üzere 52 uzmandan oluşan bir grup kurdu. Grup üyeleri akademi, sivil toplum ve endüstri temsilcileri arasından seçildi. 8 Nisan 2019’da güvenilir yapay zekâ için “Ethics Guidelines for Trustworthy Artificial Intelligence” başlıklı bir etik kılavuz hazırlandı. Bu kılavuzda, yapay zekâ uygulamalarının güvenilir sayılabilmesi için uyulması gereken yedi temel ilke belirlendi.
- Yapay
zekâ sistemleri insanları güçlendirmeli, bilinçli kararlar alabilmelerine ve
özgür seçimler yapabilmelerine izin vermeli ve temel insan haklarının
gelişimine katkı sunmalıdır. Bkz. COVID-19, dijitalleşme ve “büyük reset”
- Yapay
zekâ sistemleri sağlam ve güvenilir olmalıdır. Hatasızlık, işlevini yerine
getirebilme ve tekrarlanabilir olma özelliklerini taşımalı ve bir şeyler ters
gittiğinde geri dönülebilecek kadar güvenli olmalıdırlar.
- Mahremiyete, özel hayatın gizliliğine ve verilerin korunmasına saygı gösterilmelidir. Veri kalitesi ve veri bütünlüğü dikkate alınarak uygun veri yönetişimi mekanizmaları sağlanmalıdır. Bkz. Veri ekonomisi, teknoloji devleri ve gözetim kapitalizmi
- Yapay
zekâ sistemleri ve iş modelleri şeffaf olmalıdır. İnsanlar bir yapay zekâ
sistemi ile etkileşime girdiğinin farkında olabilmeli, sistemin uygulaması ve
sınırları hakkında bilgilendirilmelidir.
- Yapay
zekânın savunmasız grupların marjinalleştirilmesinden, önyargı ve ayrımcılığın
daha da artmasına kadar pek çok olumsuz etkisi olabilir. Bu nedenle yapay zekâ
sistemleri çeşitliliği teşvik etmeli, herkes tarafından erişilebilir olmalı, insanların
din, dil, cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, ırk gibi farklılıklarına saygılı
olmalı, ayrımcılık yapmamalı, adil muamele ilkesine uymalıdır. Bkz. Dijital dönüşüm, devletin rolü ve sosyal inovasyon
- Yapay
zekâ gelecek nesiller de dahil insanlığa fayda sağlamalıdır. Sürdürülebilir ve
çevre dostu olmalıdır. Bkz. İklim krizi, COVID-19 ve Yeşil Yeni Anlaşma
- Yapay
zekâ sistemleri sorumlu ve hesap verebilir olmalı, bunun için gerekli
mekanizmalar oluşturulmalıdır.
Yapay
zekâ, duygularımızı anlamaya, yorumlamaya, işlemeye ve hatta taklit etmeye başlıyor
Bu tartışma ve çalışmalar sürerken yapay zekâ,
giderek daha zeki ve daha az yapay olma yolunda ilerliyor. Büyük veriye
bağımlılığı azalmaya başlıyor ve yakında insanların problemlere yaklaşımına çok
benzer bir “yukarıdan aşağıya akıl yürütme” yöntemini kullanabilecek kadar
gelişecek. Bu akıl yürütme becerisi, yapay zekânın daha yaygın kullanımını; daha
önceleri ona yer olmadığı düşünülen sektör ve alanlara da girebilmesini sağlayacak.
Diğer yandan artık yapay zekâ sistemleri
duygularımızı anlamaya, yorumlamaya, işlemeye ve hatta taklit etmeye de
başlıyor. Yapay zekâ, pazar araştırmaları ve siyasi anketler için derin öğrenme
destekli yüz ve ses analizleriyle bugün bile duyguları tahlil edebiliyor.
Affectiva, Beyond Verbal ve Sensay gibi şirketler, kullanımı basit duygu
analizi yazılımları geliştiriyor. Amazon, Google, Facebook ve Apple gibi
şirketlerin kullanıcı duygularının tahlili için bu yazılımlara yönelmesiyle
birlikte, 2022’ye kadar bu pazarın büyüklüğünün 41 milyar dolara ulaşacağı
tahmin ediliyor.
Yapay
zekâ, insanı yerinden mi edecek?
Bu gelişmeler, yapay zekânın ekonomide insanı
yerinden edeceğine dair kaygıların da daha fazla dillendirilmesine yol açıyor. Distopiklere
göre insan ve makine, bir evrim mücadelesine girecek ve kazanan makine olacak.
Yapay zekâ sistemleri, orta ve üst düzey beceri gerektiren işlerin en önemli
görevlerini üstlenecek; robotlar, düşük beceri gerektiren sıradan görevleri
yapacak. Bunun sonucunda işsizlik muazzam boyutlara ulaşacak, kazançlar
düşecek, işini kaybeden insanlar yeni iş bulamayacak.
Ütopiklere göre ise birçok iş akıllı makineler
tarafından yapılacak ama bunun sonucunda eşi benzeri görülmemiş bir zenginlik
ortaya çıkacak. Ekonomik bir gerileme yaşanmayacak. Yani
makineler, insan beyninin yapabildiği her şeyi yapabilecek kapasiteye sahip
olacak. İnsan beyni taranarak bilgisayarlara transfer edilecek. Böylece
milyarlarca kopyalanmış insan beyni bilişsel işleri yerine getirirken robotlar
da ağır işleri üstlenecek. İnsanlarsa becerilerini daha anlamlı
hedefler için kullanacak.
Her iki yaklaşım da çok uçta görünüyor. Geleceğin bu
anlamda ne getireceği belirsiz olsa da muhtemelen insanlık bu iki ucun
ortasında bir yerlerde yeni bir yola girecek. Şimdilik tartışmalar ağırlıklı
olarak insan merkezli şekilde sürse de yapay zekâyı ve robotiği merkeze alacak
şekilde genişliyor. İnsan için dahi binlerce yıldır cevabı aranan “özgür irade
var mıdır, kararlarımızı nasıl veriyoruz, sorumluluk nedir, vicdan diye bir şey
var mıdır” gibi felsefi sorular, yapay zekâyı ve robotları da içine alarak, etik
felsefesinden hukuk felsefesine uzayan heyecan verici bir serüvene yol açıyor.
Kaynaklar: “High-Level Expert Group on Artificial Intelligence: Ethics Guidelines for Trustworthy AI”, European Commission;“Ethics of Artificial Intelligence and Robotics”, Vincent C. Müller, Stanford Encyclopedia of Philosophy; “3 Ways AI Is Getting More Emotional”, Sophie Kleber; “The Future of AI Will Be About Less Data, Not More”, H. James Wilson, Paul R. Daugherty, Chase Davenport; “How Will AI Change Work? Here Are 5 Schools of Thought”, Mark Knickrehm, Harvard Business Review; “Perspectives on Big Data, Ethics, and Society”, Jacob Metcalf, Emily F. Keller, Danah Boyd, Council for Big Data, Ethics, and Society
Yorumlar
Yorum Gönder