Yapay zekâ, inovasyon ve telif hakları
Yapay zekâ ve telif haklarının kesişimi; inovasyon, yasal sorumluluk, fikri mülkiyet hakları, ticari çıkarlar, politika ve düzenlemeler, tüketicinin korunması ve yapay zekâ endüstrisinin geleceği açısından önemli sonuçları olan karmaşık bir konu…
Yapay zekâ sistemleri, öğrenme modelleri, veri setleri
ve telif hakları gibi konular, günümüzde teknolojinin önemli alanlarını
oluşturuyor. Bu konuların birbirleriyle etkileşimi, hem teknoloji gelişimini
şekillendiriyor hem de hukuki düzenlemelerin ve tartışmaların odağında yer
alıyor.
Yapay zekâ sistemleri için, en basit haliyle, bilgisayarların
insan benzeri zekâya sahip olmasını sağlayan algoritmalar ve teknolojiler
bütünüdür denebilir. Dolayısıyla yapay zekâ sistemlerinin temelinde, öğrenme
modelleri yatıyor. Öğrenme modelleri, veri setlerinden öğrenerek ve
deneyimleyerek görevleri gerçekleştiren algoritmaları ifade ediyor. Makine
öğrenmesi ve derin öğrenme gibi teknikler, bu modellerin geliştirilmesinde
önemli rol oynuyor. Öğrenme modelleri, veri setlerinin kalitesine,
çeşitliliğine ve büyüklüğüne bağlı olarak performans gösteriyor.
Veri setleri, yapay zekâ sistemlerinin eğitilmesi ve
değerlendirilmesi için kritik öneme sahip… Veri setleri, genellikle büyük
miktarda veriden oluşuyor ve çeşitli kaynaklardan toplanıyor. Bu da veri
setlerinin toplanması, işlenmesi ve kullanılmasıyla ilgili etik ve hukuki
sorunların doğmasına yol açıyor. Bu sorun başlıklarından biri de telif hakları…
(bkz.Yapay zekâ, insan ve etik )
Telif hakları yapay zekâ sistemlerinin ve veri
setlerinin kullanımında önemli bir rol oynuyor. Birçok veri seti ve model,
telif haklarına tabii olabiliyor ve bu da kullanımını kısıtlayabiliyor. Diğer
yandan yapay zekâ tarafından üretilen içeriklerin telif hakları da tartışmalı
bir konu... Yapay zekâ tarafından üretilen içeriğin kimin mülkiyetinde olduğu
ve bu içeriğin kullanımıyla ilgili haklar, hukuki olarak belirsizlikler içeriyor.
Yapay zekâ, basit görevleri yerine getirmenin ötesine geçerek orijinal içerik
oluşturmaya doğru ilerledikçe, insanlar ve makineler arasındaki çizgileri
bulanıklaştırıyor. Bunu yaparken temel bir fikri mülkiyet ilkesine de meydan
okuyor: Yalnızca insanlar tarafından oluşturulan eserler telif hakkı
yasalarıyla korunur.
Son zamanlarda yapay zekâ, öğrenme modelleri, veri
setleri ve telif haklarıyla ilgili birçok dava ve yasal düzenleme ortaya
çıktı. Bu davalarda genellikle, veri setlerinin kaynakları, telif haklarının
ihlali, algoritmaların adaleti ve şeffaflığı gibi konular ele alınıyor. Ayrıca,
yapay zekâ teknolojilerinin etik ve hukuki sınırları da sık sık sorgulanıyor.
Yasal düzenlemeler, yapay zekâ teknolojilerinin
kullanımını denetlemeyi ve telif haklarını korumayı amaçlıyor. Ancak, hızla
gelişen teknoloji karşısında bu düzenlemelerin yeterli olup olmadığı tartışmalı...
Yapay zekâ alanında yaşanan hukuki ve etik sorunlar, ilerleyen yıllarda daha da
önem kazanacaktır ve bu alanda daha fazla dava ve yasal düzenleme bekleyebiliriz.
Yapay zekâ, telif hakkı yasaları nedeniyle
önemli zorluklarla karşı karşıya…
Telif hakları ile ilgili hukuki mücadele başlatan kişi ve kurumlar, davalı şirketlerin kendi eserlerini izin almadan ve hiçbir ücret ödemeden kullandıkları için onlara borçlu olduklarını iddia ediyor. 27 Aralık 2023’te New York Times, OpenAI ve şirketin önemli bir yatırımcısı olan Microsoft’a dava açan ilk Amerikan haber kuruluşu oldu. New York Times, yapay zekâ sistemlerini telif hakkı yasasını ihlal ederek geniş çaplı kopyalama yapmakla suçluyor. (bkz. OpenAI, ChatGPT ve kendi kendine sohbet)
5 Ocak 2024’te ise yazarlar Nicholas Basbanes ve
Nicholas Gauge, OpenAI ve Microsoft’u, telif hakkıyla korunan çalışmalarını,
yapay zekâ modellerini eğitmek için izinsiz kullandıkları iddiasıyla şikâyet
etti.
Aynı şekilde George R.R. Martin ve Sarah Silverman
gibi tanınmış yazarlar ve çeşitli kuruluşlar da teknoloji firmalarına karşı izinsiz
şekilde eserlerinden yararlandıkları iddiasıyla dava açtılar. Bu davaların sonuçları, hızla büyüyen yapay zekâ
endüstrisi üzerinde önemli bir etkiye sahip olacak.
Bununla birlikte yapay zekâ endüstrisindeki pek çok
paydaş, telif hakkı kurallarının yapay zekâ modellerine genişletilmesini mevcut
yapay zekâ endüstrisi için varoluşsal bir tehdit olarak görüyor.
Üretken yapay zekâ etrafında ortaya çıkan kullanım
durumları, yaratıcılık, yazarlık ve fikri mülkiyete ilişkin geleneksel görüşlerle çatışıyor ve telif hakkı yasalarının sınırlarını zorluyor. Dünya yeniliği
yakaladıkça ortaya çıkan hukuki belirsizlik, yapay zekâ denkleminin tüm
taraflarını (geliştiriciler, içerik oluşturucular ve telif hakkı sahipleri)
etkiliyor.
2024 yılında yapay zekâ sektörü, mevcut telif hakkı
yasaları nedeniyle bir dönüm noktasında bulunuyor. Hukuk sisteminin bu
sorunlara tepkisi, eser sahibin haklarını korumak ile yapay zekâ yeniliklerini
ve ilerlemesini teşvik etmek arasında doğru dengenin kurulmasında kritik öneme
sahip... Sonuçta bu hukuki mücadeleler piyasanın
kazananlarının ve kaybedenlerinin kim olacağını belirleyecek.
Yaratıcılık yöntemlerindeki yasal belirsizliği bir
kenara bırakırsak, insanlar bilgiyi alırken ve işlerken sürekli olarak
öğrenirler. Genel olarak ürettiğimiz şeyler, başkalarından öğrendiklerimiz ve
deneyimlerimiz ile bağlantılıdır. Yapay zekânın da yeni bir şey üretmek için
temel veri setlerinden yararlanması bu şekilde yorumlanabilir. Neticede üretken
yapay zekâ, içerik oluşturmak için büyük miktarda bilgiyi işleyerek öğrenir. Bu
eğitim süreci, telif hakkıyla korunan içeriğin kullanılmasını da içerebilir. Bu
durumda mevcut telif hakları yasalarını yapay zekâ tarafından üretilen içeriğe
uygulamak ne kadar adildir ya da bu yasalar ne kadar esnetilebilir?
Belki de bu konuyu, inovasyonu engellemeyecek ancak eser
sahiplerinin haklarına saygı gösterecek şekilde ele almak için yeni bir mevzuata
ihtiyacımız var.
Kaynaklar: “AI
industry faces threat of copyright law in 2024”, Digwatch; “Copyright law
is AI's 2024 battlefield”, Megan Morrone, Axios; “The Sleepy
Copyright Office in the Middle of a High-Stakes Clash Over A.I.”, Cecilia Kang,
New York Times; “Will copyright law enable or inhibit generative AI?”, World
Economic Forum.
Yorumlar
Yorum Gönder