Veri ekonomisi, teknoloji devleri ve gözetim kapitalizmi



Veriyi meta olarak ele almak, şirketlerin para kazanmasının bir yolu... Ama teknoloji şirketleri, sadece sonuca odaklanmak yerine dijital dünyayı insanların refahına katkı sunacak şekilde tasarlayabilir ve tasarlamalıdır da…

Her yenilik, yer aldığı toplumun normlarına, kodlarına ve değerlerine meydan okur. Sanayi Devrimi, verimliliği artırmak adına insanlık dışı çalışma koşulları getirerek sendikaların, iş kanunlarının ve modern demokrasilerdeki siyasi partilerin temelini attı. Yeni bir büyüme çağı yaratan fosil yakıtlar ise nihayetinde devletleri, şirketleri ve sivil toplumu sağlığımızı, ekolojimizi ve iklimi korumak için harekete geçmeye zorluyor.

Bir inovasyon felakete yol açtığında, bu bize toplumsal bağlam hakkında çok şey söyler. Çernobil nükleer felaketi, Sovyetler Birliği’ndeki planlama kusurlarını gözler önüne serdi. Aynı şekilde ABD’nin opioid krizi de öyle… Ağrı kesici olarak üretilip milyonları bağımlı hale getiren ilaç, sektördeki lobileşmeden sağlık sisteminin parçalanmış yapısına kadar, sanayileşme sonrası Amerika’da ortaya çıkan pek çok sorunun bir yansımasıydı. 

Dijital teknoloji devrimi de, ortaya çıkardığı iş modellerinin yarardan çok zarar getirmeye başlayan yönleriyle, toplumsal hesaplaşmayla karşı karşıya kalmış durumda… Eleştirmenler, tüketici davranışını şekillendiren ve seçimlerimizi bir avuç teknoloji devine kâr sağlayacak şekilde manüpüle eden kapitalist bir gözetim ağından söz ediyor. Shoshana Zuboff, mal olarak insanların kişisel deneyimlerini kullanan ve bundan bir tür yeni pazar yaratan şirketlerden oluşan bu ekonomi için “gözetim kapitalizmi” terimini kullanıyor.

Dijital gözetim, özel ve kamu kurumlarının ortak çabası ile ilerledi

Google, kurulduğu ilk iki yıl, popüler olmuş ama hâlâ sürdürülebilir bir iş modeli geliştirememişti. Kâr elde edemeyen bir internet girişimiydi. 2000’de şirket, Google AdWords’ü piyasaya sürdü ve böylece veri ekonomisini başlatmış oldu. Artık Google Ads olarak adlandırılan bu araç, kullanıcı etkileşimlerinden sağladığı verileri, reklam satmak için kullandı. Böylece gelirinde dört yılda yüzde 3590 artış sağladı.

Aynı yıl Federal Ticaret Komisyonu, çevrimiçi gizlilik düzenlenmesi için kongreye bir tasarı sundu ama 11 Eylül saldırısı ile birlikte güvenlik konusundaki endişeler mahremiyetin önüne geçti ve düzenleme planından vazgeçildi. Artık devletler de insanları kontrol etmek için verilere erişim sağlamakla ilgileniyordu. Dijital gözetim, özel ve kamu kurumlarının ortak çabası ile ilerledi.

Google’ın ve Facebook’un baş döndürücü başarısı diğer şirketlere; sigorta, perakende, sağlık, finans, eğlence, eğitim, ulaşım gibi pek çok alanda gözetim kâr marjını kovalamak için ilham verdi. Gözetim kapitalistlerinin gelir artışı, ham maddenin yani davranış verilerinin sürekli büyümesine bağlı. Bu zorunluluk; Google’ın niçin arama motorundan e-postaya oradan da haritalandırmaya doğru genişleyerek adeta kendine bir dünya kurmaya çalıştığını açıklar. Yine Amazon’un Echo ve Alexa’yı geliştirmek için milyonlarca dolar yatırım yapmasının sebebi de aynıdır. “Akıllı” sözcüğü ile başlayan ürünlerin çoğalmasının bir nedeni de budur. Bu ürünlerin neredeyse hepsi, salonumuzdan mutfağımıza kadar kesintisiz şekilde davranış veri akışını mümkün kılan arayüzlere sahiptir.

COVID-19, teknoloji şirketleri için bir lütuf oldu

Diğer yandan, Amazon’dan Jeff Bezos, Apple’dan Tim Cook, Google’dan Sundar Pichai ve Facebook’tan Mark Zuckerberg’in de 29 Temmuz 2020’de ABD Temsilciler Meclisindeki tekelleşmeyi önleme görüşmesinde belirttiği gibi, insanlar bu şirketlerin sunduğu hizmetleri takdir ediyor. Son araştırmalar, COVID-19 krizinin bu takdiri daha da artırdığını gösteriyor.

Bu şaşırtıcı değil. Dijital teknolojiler, çalışanların işini evden yapabilmesini, öğrencilerin okullar kapalıyken derslerine devam edebilmesini ve insanların sevdikleriyle iletişim halinde kalabilmesini, karantina sırasında oyalanabilmesini sağladı.

Teknoloji şirketleri bu durumdan muazzam kazanç elde etti. 2020’nin ilk yarısında, küresel ekonomi benzeri görülmemiş bir durgunlukla karşı karşıyayken, Amazon’un hisse fiyatı, artan online alışveriş ve bulut hizmeti kullanımı sayesinde, yaklaşık yüzde 40 yükseldi. Uzaktan toplantı ve online sosyalleşme merkezi haline gelen Zoom’un piyasa değeri, COVID-19 krizi ile birlikte yaklaşık 320 milyar dolara ulaştı.

Google ve Facebook, reklam gelirleri düştüğü için geçici olarak zarar gördü. Ama yine de dijital reklam piyasasının büyük payını ellerinde tutmayı sürdürüyorlar.

Eleştirmenler ne diyor?

Hal böyleyken, ekonomistlerden tarihçilere ve antropologlara kadar uzanan geniş bir eleştirmen grubu, dijital inovasyonun ve veri ekonomisinin topluma gerçek bir değer katıp katmadığı konusunda endişeli...

Dünya Bankası’nın eski baş ekonomisti, Nobel ekonomi ödülü sahibi Paul Romer, “İlk zamanlar internetin ve dijital teknolojinin faydaları konusunda çok iyimserdim. Açıkçası, hayal kırıklığına uğradım. Bence internet devriminden, topluma gerçek fayda sağlayan bir sonuç çıkmadı” diyor.

Cambridge Üniversitesi, Bennett Kamu Politikası Enstitüsü ekonomisti ve eş yöneticisi Diane Coyle da dijital devrimin pek de öyle somut değer sağladığını düşünmüyor: “ Dijital ekonomi, işleri herkes için daha iyi hale getirecek şekilde değişirse, yarattığı faydanın insanlar arasında adil şekilde dağıtıldığı konusunda daha az endişeleneceğim. Ama henüz işin çok başındayız" diyor.

Web’in kurucusu ve geliştiricisi, MIT’de kıdemli araştırmacı ve Southampton Üniversitesinde bilgisayar bilimleri profesörü olan Tim Berners-Lee ise faydanın paylaşılmasını amaçlayan Inrupt adında yeni bir platform oluşturdu. Bu projeye,  iş modelini kişisel veri kullanımına dayandıran teknoloji devlerine bir meydan okuma diyebiliriz. 

Sanal gerçekliğin mucidi Jaron Lanier’e göre ise ücretsiz bilgi sağlamak ve başka birçok şeyi ücretsiz yapabilmek bir hayaldir. Sadece reklam karşılığı buna sahip olmak, manipüle edilen bir topluma yol açar.

“Açık kaynak” ve “Web 2.0” terimlerinin yaratıcısı, O’Reilly Media’nın kurucusu ve CEO’su Tim O’Reilly’nin, kullanıcıların verilerini hayatımıza kolaylık getiren dijital platformlarla paylaşmasına itirazı yok, karşı olduğu şey bundan rant sağlanması… “Google’la konumumu paylaşıyorum ve karşılığında bana hizmet vermesini bekliyorum; bu verileri başka bir şirketle paylaşmasını değil… Aynı şey bankalar ve telefon şirketleri için de geçerli. Aksi takdirde bu bir iş modeli olmaktan çıkar ve ranta dönüşür” diyor.

Teknoloji devleri ile ilgili artan endişeler cevap buluyor

Bu eleştirilere karşı devletler ve uluslararası kuruluşlar, dijital teknolojinin risklerine cevap üretmeye başladı. ABD, Federal Ticaret Komisyonu ve Adalet Bakanlığı tarafından yapılan soruşturmalarla, bu endişeleri paylaştığını gösterdi.

Avrupa Birliği zaten, teknoloji devleriyle ilgili düzenlenmeler, vergilendirme ve sınırlandırılmalar konusunda ABD’nin ilerisinde. Avrupa Komisyonu, teknoloji devlerine karşı tekelleşmeyi engelleme amaçlı davalar açtı, bunun yanı sıra Dijital Hizmetler Yasası gibi daha büyük girişimler de gerçekleştirdi.

İngiltere’de CMA (Competition and Markets Authority), Mart 2019’da yayınlanan ve devlet tarafından onaylanmış olan dijital piyasa rekabeti hakkındaki Furman Review isimli raporu uygulamaya koymaya çalışıyor. 

Peki, veri ekonomisinin adil değer üretmesi mümkün olacak mı?

Bu çabaların nasıl sonuçlanacağını göreceğiz. Ama şu açıktır; teknoloji tekelleri, son dönemde hızlanan dijitalleşme sürecinde, kısa vadede önemli kazançlar elde etti.

Shoshana Zuboff , “Gözetleme kapitalizmi ile ilgili ne yapılması gerekir diye düşündüğümüzde; daha önce vahşileşen kapitalizme karşı yürütülen mücadele yöntemlerine güvenme eğilimine giriyoruz. Fakat bu ekonomik model son 20 yılda, özel hayatın gizliliğini koruyan ve tekelleşmeyi önleyen mevcut yasalara rağmen, kök salıp gelişebildi. Daha önce görülmemiş bir şey olduğu için gözetleme kapitalizmine karşı yeni çözümlere ihtiyacımız var” diyor.

Veriyi meta olarak ele almak, şirketlerin para kazanmasının bir yoludur. Ama teknoloji şirketleri, sadece sonuca odaklanmak yerine dijital dünyayı insanların refahına katkı sunacak şekilde tasarlayabilir ve tasarlamalıdır da.

Kaynaklar:Tech Titans at Bay?”, Diane Coyle, Project Syndicate; “Fair value? Fixing the Data Economy” , MIT Technology Review Insight; “Oxford Handbook of Digital Ethics”, Carissa Véliz; “The Age of Surveillance Capitalism: The Fight for a Human Future at the New Frontier of Power”, Shoshana Zuboff .

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yapay zekâ, inovasyon ve telif hakları

OpenAI, ChatGPT ve kendi kendine sohbet

Metaverse, artırılmış gerçeklik ve gizlilik