COVID-19, dijitalleşme ve “büyük reset”
COVID-19, küresel ekonomideki derin fay hatlarını tetikledi ve dünyada var olan sorunları, bölünmeleri ve eşitsizlikleri iyice açığa çıkardı. Ayrıca geniş kapsamlı reform isteyen sesleri çoğalttı ve güçlendirdi.
COVID-19 devletler, iş dünyası ve toplum için yakın tarihin en büyük zorluklardan biri oldu. Aynı zamanda salgın, toplum genelinde dijitalleşmenin hız kazanması bakımından da bir dönüm noktasıdır. Dijitalleşme ve inovasyonun, topluma değer katma ve halk sağlığı, çevre ve biyolojik çeşitlilik gibi önemli konulardaki sorunları hafifletmede muazzam bir potansiyeli var. Diğer yandan teknolojinin hayatımızı bu derece etkiler hale gelmesi ve orantısız şekilde yaygınlaşması, zaten var olan eşitsizliklerin daha da yerleşmesini ve dünyanın en yoksul insanlarının iyice arkada kalması riskini getiriyor. Ama bu illa da böyle olmak zorunda değil. Dijital teknolojiler, çoğu kişinin hayatını tarımdan kazandığı gelişmekte olan ülkelerin kırsal kesimleri de dahil, dünyadaki yoksulluğun ve açlığın daha hızlı sonlandırılmasına yardımcı olabilir.
COVID-19, küresel ekonomideki derin fay hatlarını
tetikledi ve dünyada var olan sorunları, bölünmeleri ve eşitsizlikleri iyice
açığa çıkardı. Ayrıca geniş kapsamlı reform isteyen sesleri çoğalttı ve
güçlendirdi. Burada üç önemli konu var:
Eşitsizlik
Dünyada pek çok ülke ve milyarlarca insan
küreselleşmeden fayda sağladı. Ama bu, ne tüm ülkeler için, ne de bu ülkelerde
yaşayan tüm insanlar için geçerli… Küreselleşme bir yandan refah getirirken,
diğer yandan eşitsizliği artırdı. İşsizliğin artması, eşitsizliğin artması yani
en zayıfların daha da fazla zayıflaması demek… Ama aynı zamanda ülkeler arasındaki
eşitsizliğin artma riski de var. COVID-19 krizi, gelişmekte olan ülkeleri,
gelişmiş ülkelere kıyasla daha fazla vurabilir. Aşılara erişim konusu,
eşitsizlik sorununu daha da kötüleştirebilir. Devletlerin iyileşmeye yardımcı
olmak ve insanlara ekonomik gelecek sağlamak için yatırım yapması gerekiyor.
Vahşi
kapitalizm
Odak, kısa vadeli ve sadece kâra yönelik
hedeflerden, uzun vadeli; insanlar ve gezegen için değer yaratacak hedeflere
kaymalıdır. Ülkelerin, ekonomiyi yeniden inşa ederek, Dördüncü
Sanayi Devrimini teşvik etmek için yeni teknolojilere yatırım yapması ve
böylece daha iyi bir geleceğe yönelmesi akıllıca olur. Uzun
vadeli ekonomik strateji, sürdürülebilir kalkınma hedeflerini kılavuz
almalıdır.
İklim
değişikliği
İklim değişikliği ile mücadeleyi ertelemememiz
gerekir. İklim değişikliğini görmezden gelemeyiz. Sürdürülebilirliğe ve
döngüsel ekonomiye daha fazla vurgu yapılmalı ve bu konuda daha hızlı adımlar
atılmalıdır.
Teknolojik gelişme ve yenilikler, sağlık
hizmetlerinden telekomünikasyon ve tarıma kadar pek çok farklı sektörün
toplumda olumlu etki yaratmak için teknolojiden nasıl yararlanabileceğini
yeniden düşünmemizde önemli rol oynayabilir.
Örneğin dijital tarımdaki yenilikler, yerele uygun
gübre ve tohumların kullanımına, ürünlerin hastalık ve zararlılardan
korunmasına, çiftçinin iklim değişikliğine uyum sağlamasına, mümkün olan en iyi
fiyattan satış yaparak ve finansal hizmetlere erişerek verimini ve gelirini
artırmasına yardımcı olabilir. Bu uygulamalar çiftçinin önündeki fırsatları
artırıp karşılaşacağı riskleri azaltabilir.
Artık tarım konusunda “daha fazla kişiyi beslemek
için daha fazla üretim” üzerine kurulu olan küresel düşünce değişmeye başladı.
Bugüne kadar “nasıl” ve “ne pahasına” üretildiğinin çok önemi yoktu. Ama artık
gezegeni koruma zorunluluğu öne çıkmış durumda… Geç de olsa nihayet açlığı
bitirmenin ve biyoçeşitliliği korumanın bir madalyonun iki yüzü olduğunu, bunun
ahlaki ve politik bir zorunluluk olduğunu anlamaya başladık. İnsanları beslemek
için çevreye zarar vermek ne makul ne de makbuldür.
Dijitalleşme, gelişmekte olan ülkelerde tarım
sektörünü dönüştürme potansiyeline sahiptir. Ancak bununun için teknolojinin
uygun maliyetli ve erişilebilir kalmasını sağlamak için hükümetler, iş dünyası
ve çiftçiler arasında güçlü işbirliklerine ve inovasyona ihtiyaç var.
Şimdi “reset”e mi ihtiyaç var?
Dijital dönüşüm, kişileri yeni çalışma biçimleri konusunda güçlendirmekle olduğu kadar iş süreçlerini dönüştürmekle de ilgilidir. İşgücünü geleceğe hazırlamak ve onu dünyanın yeni gerçeklerine hazırlamak hem devletlerin hem de şirketlerin önceliği olmalıdır. Dijital ekonomi ve inovasyonun topluma gerçek bir değer katması gerekir. Bkz. Veri ekonomisi, teknoloji devleri ve gözetim kapitalizmi
Koronavirüs küresel salgını sürerken şimdi sadece salgın öncesine geri dönmekle kalmayıp ileriye gitmek için yapılması gerekenleri de düşünme zamanı. Dijital tarıma yatırımı ve inovasyonu hızlandırarak, dünyanın en yoksul insanlarını mevcut krizin kötü etkilerinden koruyabiliriz. COVID-19 krizi sona erdiğinde daha adil ve sürdürülebilir bir geleceğin temellerini atabiliriz. Ürettiklerimizi, üretim biçimimizi ve bu kararlarda söz sahibi olanları değiştirmek mümkün… Bu ise sadece yeni politikalar geliştirilmesini değil mevcut politikaların yeniden yapılandırılmasını da gerektirir. Soru şu: Şimdi “restart değil “büyük reset”e mi ihtiyaç var ya da "büyük reset" yeterli midir?
Kaynaklar:
“Building forward with digital agriculture”,
Michael Kremer, Gilbert F. Houngbo; “The
post-pandemic social contract”, Dani Rodrik, Stefanie Stantcheva, Project
Syndicate; “How digitization and
innovation can make the post-COVID world a better place”, Suphachai
Chearavanont; “To feed 10 billion people,
we must preserve biodiversity”, Jose Graziano da Silva, Maria Helena
Semedo, World Economic Forum.
Eksi sozlukte linke dokunup geldim.eline saglik bilader
YanıtlaSilTeşekkür ederim kardeş
SilBen de ekşi den geliyorum. Ayrıca, evrim ağacının bu konu hk Aşı olmalı mıyız videosuna yazılan yorumları görüp, cevap yazdıktan sonra bu yazıya rastladım, daha uzun ve kapsamlı olduğu için o sayfada da bu yazıyı paylaşmak isterim.
YanıtlaSilPaylasabilirsiniz tabii
Sil