Kayıtlar

Yapay zekâ, inovasyon ve telif hakları

Resim
Yapay zekâ ve telif haklarının kesişimi; inovasyon, yasal sorumluluk, fikri mülkiyet hakları, ticari çıkarlar, politika ve düzenlemeler, tüketicinin korunması ve yapay zekâ endüstrisinin geleceği açısından önemli sonuçları olan karmaşık bir konu… Yapay zekâ sistemleri, öğrenme modelleri, veri setleri ve telif hakları gibi konular, günümüzde teknolojinin önemli alanlarını oluşturuyor. Bu konuların birbirleriyle etkileşimi, hem teknoloji gelişimini şekillendiriyor hem de hukuki düzenlemelerin ve tartışmaların odağında yer alıyor. Yapay zekâ sistemleri için, en basit haliyle, bilgisayarların insan benzeri zekâya sahip olmasını sağlayan algoritmalar ve teknolojiler bütünüdür denebilir. Dolayısıyla yapay zekâ sistemlerinin temelinde, öğrenme modelleri yatıyor. Öğrenme modelleri, veri setlerinden öğrenerek ve deneyimleyerek görevleri gerçekleştiren algoritmaları ifade ediyor. Makine öğrenmesi ve derin öğrenme gibi teknikler, bu modellerin geliştirilmesinde önemli rol oynuyor. Öğrenme mod...

OpenAI, ChatGPT ve kendi kendine sohbet

Resim
  Bu yazıyı ChatGPT yazdı. OpenAI tarafından geliştirilen yeni sohbet robotu ChatGPT’ye, “OpenAI nedir, hangi alanlarda işimize yarayabilir, gelecekte nasıl ve ne şekilde ilerleyebilir” diye sordum; aşağıdaki cevapları verdi. Kıyas yapabilmek adına anlatım bozuklukları ve imla hatalarına dokunmadan yayınlıyorum. Günümüzün dijital yayıncılığına baktığımızda, Türkçe içerik üretimi konusunda şu haliyle bile pek çok “insan”dan başarılı olduğunu söyleyebiliriz. OpenAI kime ait? OpenAI, San Francisco merkezli bir açık kaynak araştırma çalışmaları organizasyonu ve araştırma merkezi olan bir kuruluştur. OpenAI, Elon Musk, Greg Brockman, Ilya Sutskever, Adam D’Angelo ve diğer kaynaklar tarafından kurulmuştur. OpenAI nedir? OpenAI, yüksek hesaplama ile bir araya gelen açık kaynak makine öğrenmesn i alanında bir araştırma merkezidir. OpenAI üzerinden elde edilen analizler, dünyanın teknoloji ve dijital dönüşümüne etkisini anlamaya yardımcı olur. OpenAI, dijital dönüşüme ve teknoloji ...

Metaverse, artırılmış gerçeklik ve gizlilik

Resim
  Teknolojiyle ilgilenenlerin, bilim kurgu sevenlerin ve oyun meraklılarının zaten bildiği bir kavram olan Metaverse, geçtiğimiz günlerde  Facebook’un Metaverse oluşturma hedefini açıklayıp adını da “Meta” olarak değiştirmesiyle yeniden gündeme geldi.  Aslında “siber uzay”, “sanal gerçeklik” gibi konseptlerin ilk kez ortaya atıldığı kitap William Gibson’ın 1984’te yayınladığı Neuromancer adlı siberpunk romanı olsa da “Metaverse” kelimesi ilk kez 1992’de, daha internet sıradan insanların hayatına girmemişken, Neal Stephenson tarafından yayınlanan ve sınırsız bir dünyayı betimleyen Snow Crash (Türkiye’de Parazit adıyla yayınlandı) adlı bilim kurgu romanında kullanıldı. Yazar, insanların sosyalleştiği, alışveriş yaptığı ve avatarı aracılığıyla gerçek dünyadaki düşmanlarını yendiği sanal dünyayı böyle tanımlanıyordu. 2003’teyse bu romandan esinlenerek tasarlanan Second Life oyunuyla internet tabanlı bir sanal dünya yaratıldı. Linden Research şirketinin tasarladığı Seco...

Blok zinciri, kripto paralar ve iklim krizi

Resim
  Blok zinciri teknolojisi bireylere, hükümetlerin müdahalesi veya gözetimi olmaksızın yeni para birimleri, yeni pazarlar ve yeni iletişim ve sanat biçimleri yaratabildiği bir gelecek umudu vaat ediyor. Ama umudun hayal kırıklığına dönüşmemesi için, çok geç olmadan, bu müthiş teknolojinin iklim krizini tetikleyen değil ona çözümler üretecek şekilde kullanılması, bu yönde teknik ve politik çözümler geliştirilmesi gerekiyor.   İlk büyük blok zinciri inovasyonu bir dijital para birimi deneyi olan bitcoin’di. 2008’de kripto para işlemlerini onaylamak amacıyla geliştirilen blok zinciri sistemi, tarih bilgisi içeren ve belirli bir kişi ya da kuruma ait olmayan sabit veri bloklarından oluşuyor. Bir veri bloğu, kripto para kullanan bir zincire eklendiğinde bir daha silinemiyor ve değiştirilemiyor, veriler çalınamıyor. Blok zinciri sisteminde taraflardan her biri, tüm veri tabanına ve tüm geçmişe erişebiliyor. Veri ya da enformasyon tek bir tarafın kontrolünde değil. Taraflardan he...

Sürdürülebilir küçülme, insan ve çevre

Resim
Sürdürülebilir küçülme, politik vizyonunun merkezine insana, çevreye ve yaşamın savunmasızlığına özen göstermeyi, toplumu bu doğrultuda dönüştürmeyi koyuyor ve buna yönelik söylem ve uygulamalar geliştiriyor.  Sürdürülebilir küçülme, tüm dünyada küresel refah yaratmayı amaçlayan, akademik araştırmalarla desteklenen, aktivist ve politik bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım, doğayla onu sömürmek üzerine kurulu toplumsal ilişkiler, ataerkillik, sömürgecilik, ırkçılık ve sınıf ilişkileri gibi birbirine bağlı tahakküm sistemlerini dert ediniyor. Bu tür güç ilişkilerinin ötesine geçmeyi, alternatif bir gelecek tasarlamayı, ekolojik ve sosyal açıdan daha adil bir sistem inşa etmeyi amaçlıyor. Ataerkillik, sömürgecilik ve kapitalizm karşıtı olan küçülme, farklı cinsiyet ilişkileri ve rollerine, farklı kültürel etkileşimlere, insan ve insan olmayan türler arasında ortak evrimsel değerlere sahip bir toplum hayal ediyor. Bu çerçevede odağı ekonomik büyümeden yaşam kalitesini artırmaya çeviriyor. CO...

Makine öğrenmesi, önyargılar ve ayrımcılık

Resim
  Yapay zekâ algoritmaları oluşturmak için kullanılan verilerdeki önyargılar ayrımcılık gibi sosyal sonuçlara neden oluyor. Bunlar da fırsat eşitsizliğini artırıyor ve belli grupların üzerindeki baskıyı güçlendiriyor. Dünyanın veri sistemleri doğal olarak yine dünyanın eşitsizliklerini ve önyargılarını yansıtıyor. Yapay zekâ da geliştirici ve kullanıcıların dünya görüşünü yansıttığından önyargıları kodlayıp pekiştiriyor. Şu an yapay zekânın en yaygın biçimi olan makine öğrenmesi, dünyadaki örneklerin pek çok soruna yol açan kalıplarını tarayarak yol alıyor. Örneğin eğitimle ilgili verilere baktığımızda bazı grupların bu verilere dahil edilmediğini; verilerin dar bir kültürel kaynaktan toplandığını görüyoruz. Eğitim verileri, gerçek dünyanın tüm eşitsizliklerini, önyargılarını ve adaletsizliklerini içeriyor ve makine öğrenmesi sistemlerinin bu haksızlıkları belirleme ve düzeltme gibi bir becerisi yok. Verilerden, ırk ya da cinsiyete ilişkin bilgileri ayıklamak da bu sorunu çözmüyo...

Yapay zekâ, insan ve etik

Resim
Etik üzerine çalışan kişiler genelde yapay zekâ ve robotik gibi yeni teknolojilerin etkisini ve tehlikelerini abartma eğiliminde… Tartışmalar özellikle bilgi teknolojisinde mahremiyet, gözetim, veri yönetimi ve veri yoluyla manipülasyon üzerinde yoğunlaşsa da şeffaflık, ayrımcılık, toplumsal değer yaratıp yaratmama ve hesap verebilirlik gibi konulara kadar da uzanıyor.    Avrupa Komisyonu, 2018’de yapay zekânın uygulanma biçimleri için tavsiyelerde bulunmak üzere 52 uzmandan oluşan bir grup kurdu. Grup üyeleri akademi, sivil toplum ve endüstri temsilcileri arasından seçildi. 8 Nisan 2019’da güvenilir yapay zekâ için “Ethics Guidelines for Trustworthy Artificial Intelligence” başlıklı bir etik kılavuz hazırlandı. Bu kılavuzda, yapay zekâ uygulamalarının güvenilir sayılabilmesi için uyulması gereken yedi temel ilke belirlendi. -    Yapay zekâ sistemleri insanları güçlendirmeli, bilinçli kararlar alabilmelerine ve özgür seçimler yapabilmelerine izin vermeli ve temel ...

İklim krizi, COVID-19 ve Yeşil Yeni Anlaşma

Resim
Avrupa Birliği 2020’ye ekonominin hızla karbonsuz hale dönüştürülmesi planını teşvik ederek ve Yeşil Yeni Anlaşmanın, büyümenin motor gücü ve ana teması olması gerektiğini vurgulayarak başlamış olsa da COVID-19, işleri bir hayli karıştırdı. Aralık 2019’da Polonya hariç tüm AB ülkeleri, 2050’e kadar kıtayı iklime zararsız hale getirme yani sıfır sera gazı emisyonuna ulaşma hedefini resmen onayladı. AB’nin planı, 15 yıl boyunca mevcut emisyon seviyeleriyle devam etmeyi öngörüyor. Fakat plana mükemmel şekilde uyulsa ve tüm ülkeler AB’nin izinden gitse dahi küresel emisyon seviyesi yine de yüksek kalıyor ve hedeflenen 1,5 derecelik güvenli ısı artışı eşiği aşılıyor. İklim krizini aşmak için bundan daha fazlası yani küresel emisyonların mevcut seviyenin altına çekilmesi gerekiyor. Şu anki emisyon düzeyleri ile devam edilirse, insanlığın toplam karbon bütçesi yedi yılda tükeniyor. Her ne kadar Avrupa Birliği 2020’ye ekonominin hızla karbonsuz hale dönüştürülmesi planını teşvik ederek ve...

Dijital dönüşüm, devletin rolü ve sosyal inovasyon

Resim
  Devlet kamu hizmetlerini, vatandaşı merkeze alarak ve vatandaşın kullanım deneyimini geliştirerek yeniden düşünmeli ve tasarlamalıdır. Sağlıklı bir demokraside, devletle halk arasındaki güvenin artırılması için dijital dönüşümün vatandaş merkezli olması gerekir. On dokuzuncu yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında bilimin kurumsallaşmasında büyük bir değişim oldu. Bu alan, daha iyi savaş gemileri veya silahlar yapmak gibi askeri endişelerin gölgesinden çıkarak çok daha sistematik bir hale geldi. Askeri teknolojilere yapılan harcamalar devasa büyüklüğe ulaşsa da hükümetler, araştırma laboratuvarları ve üniversitelere de büyük yatırımlar yaptı. Büyük firmalar Ar-Ge laboratuvarları kurdu. Sonuç, hayatımızın her alanını değiştiren yeni teknoloji akışı oldu. Sosyal inovasyon geride kaldı   Ne yazık ki sosyal inovasyon, donanımdaki bu hızlı inovasyonla eşit şekilde ilerlemedi.   Bugün için de aynı şey geçerli. Büyük miktarda kamu bütçesi havacılık ve ilaç endüstr...

COVID-19, dijitalleşme ve “büyük reset”

Resim
COVID-19, küresel ekonomideki derin fay hatlarını tetikledi ve dünyada var olan sorunları, bölünmeleri ve eşitsizlikleri iyice açığa çıkardı. Ayrıca geniş kapsamlı reform isteyen sesleri çoğalttı ve güçlendirdi. COVID-19 devletler, iş dünyası ve toplum için yakın tarihin en büyük zorluklardan biri oldu. Aynı zamanda salgın, toplum genelinde dijitalleşmenin hız kazanması bakımından da bir dönüm noktasıdır. Dijitalleşme ve inovasyonun, topluma değer katma ve halk sağlığı, çevre ve biyolojik çeşitlilik gibi önemli konulardaki sorunları hafifletmede muazzam bir potansiyeli var. Diğer yandan teknolojinin hayatımızı bu derece etkiler hale gelmesi ve orantısız şekilde yaygınlaşması, zaten var olan eşitsizliklerin daha da yerleşmesini ve dünyanın en yoksul insanlarının iyice ar kada kalması riskini getiriyor. Ama bu illa da böyle olmak zorunda değil. Dijital teknolojiler, çoğu kişinin hayatını tarımdan kazandığı gelişmekte olan ülkelerin kırsal kesimleri de dahil, dünyadaki yoksulluğun ve aç...